Sayfa Yükleniyor...
Bu kitapta mezhep imamlarımızın (rahmetullahi aleyhim ecmain) örnek hayatları anlatılmaktadır. Mezhep imamları, Peygamber efendimizin (sallalahü aleyhi ve sellem) Kuran-ı kerimden çıkardığı manaları, bilgileri, Eshab-ı kiramdan öğrenerek kitaba geçiren büyük alimlerdir.
Hanefi mezhebinin imâmı, reisi ve kurucusudur. İslâmiyet, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerdir. İmân ve islâm demek, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflere inanmak demektir. Sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Allahü Teâlâ’nın bildirdiklerini eshâbına öğretti. Onlar da talebelerine bildirdi. Bunlar da kitaplarına yazdılar. Bu kitapları yazan âlimlere Ehl-i Sünnet âlimi denir. İmâm-ı Âzam, Ehl-i Sünnet âlimlerinin reisi, başıdır.
İmâm-ı Âzam, eshâb-ı kirâmdan sonra yetişen büyük âlimlerin en başta gelenlerinden olup tâbi’înin ve İslâm âlimlerinin en büyüklerindendir. Tasavvufta da çok yüksek, büyük bir velî idi.
İmâm-ı Âzam günlük işlerde Allahü Teâlâ’nın rızâsına uygun hareket edebilmek için uyulması gereken kuralları toplayıp sınıflandırmıştır. Fıkıh ilminin temellerini atmış, fıkıh ilmini sistemleştirmiştir. Böylece, ikinci hicri asrın müceddidi, yani dinin yeniden yayıcısı unvanını almıştır.
Bugün dünyada bulunan Müslümanların yarıdan fazlası ve Ehl-i Sünnet’in çoğu, Hanefî mezhebine göre ibadet etmektedir
Fıkıh bilgilerinin dörtte üçü Hanefi mezhebindedir. Yani dinimizle ilgili öğrendiğimiz dört bilginin üç tanesi bize İmâm-ı Âzam Hazretleri tarafından öğretilmiştir.
İslamiyet’te ev sahibi ve aile reisi odur. Diğer bütün mezhep âlimleri onun çocukları gibidir.
İmâm-ı Âzam Hazretleri’nin derslerinde çözülen fıkıh meseleleri beş yüz bine ulaşmıştır.
Mâlik bin Enes daha çocuk yaşlarındayken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyerek hâfız oldu. Daha sonra Peygamber Efendimiz’in hadîslerini ezberlemeye ve bu alanda ilim öğrenmeye başladı. Medine’de yaşayan birçok âlimden ders aldı. Hayatı boyunca hac ayları dışında Medine şehrinden ayrılmadı ve vefât edene kadar o mübârek topraklarda ilim öğrenmeye ve öğretmeye devam etti. Ancak hac için dünyanın farklı bölgelerinden Medine’ye giden birçok ilim adamıyla görüşmüş ve onlarla sohbet etmişti.
Mâlik bin Enes, bir hadîs âlimi olmasının yanında ünlü bir fıkıh âlimi ve mezhep imâmıydı. Kitap ve sünnetten hüküm çıkararak Müslümanların birçok dinî meselesini çözmüştü. İnsanlara fetvâ verirken çok dikkat eder, yanlış bir şey söylemekten çok çekinirdi. Bu yüzden soru soran kişileri bazen geri gönderir, konuyla ilgili uzun araştırmalar yaptıktan sonra tekrar çağırarak cevap verirdi.
Mâlik bin Enes çok heybetli bir kişiydi. Edebi, hürmeti ve vakarı onu insanların gözünde daha çok yüceltiyordu. Hafızası çok güçlüydü. Bir konuyu bir kere dinlediği veya okuduğu zaman hemen ezberlerdi. Bu özelliği sayesinde ilimde derya gibi olmuştu. Hayatını ilim öğrenmeye ve öğretmeye adayan Mâlik bin Enes Hazretleri, çalışmalarını sadece Allahü Teâlâ’nın rızasını kazanmak için yapmıştı. Dünya malında asla gözü olmamış, makam ve mevki sahibi olmayı reddetmişti.
Herkese iyi davranır, hiç kimseyle münakaşa etmezdi. Bu yüzden herkes tarafından sevilir ve saygı gösterilirdi.
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.